Menu

Manifesto

Şimdi harekete geçme zamanı. Bilgisayarlarımızın başında oturup hiçbir şey yapmazlık edemeyiz. Lattelerimizi yudumlayıp hiçbir şey yapmama hakkımız yok. Facebook’taki üzgün ya da şaşkın surat ikonlarına tıklamanktan ve “çok korkunç” ve “çok güçsüzüz” yazmaktan usandık.

Hayır, güçsüz değiliz! Çok kalabalığız. Halep’e gidiyoruz. Almanya’dan Halep’e, sözde “mülteci rotası” boyunca yürüyoruz, bu sefer ters yönde.

Şimdiye kadar bize hep savaşa boyun eğmemiz öğretildi. Güçlü olandan korkmamız öğretildi. Hep “iyi” olanın yanında yer alıp “kötü” olanı suçlamaya; insanları iyi ve kötü, “yatağında rahatça uyuyabilen” ve “hayatını kurtarmak için kaçmak zorunda kalan” diye bölmeye ikna edildik. Bize, “Bu işler böyle yürür” dendi.

Fakat, bunu artık Kabul etmiyoruz. Rızamızı çektik. Güçsüzlüğü reddetmeye hazırız.

Biz artık gidip, sadece Berlin’de, Paris’te, Londra’da doğacak kadar şanslı olmayan, bizden olan insanlara yardım etmek istiyoruz. Siviller, siviller için el ele, Berlin’den Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Makedonya, Yunanistan ve Türkiye rotasını izleyerek Halep’e yürüyor.

Bu uzun bir yol. Mültecilerin hayatlarını kurtarmak için takip etmek zorunda oldukları yol kadar uzun. Şimdi, biz de aynı yolu başka hayatları kurtarmak için yürümek istiyoruz ve büyük bir grupla yürümeye koyuluyoruz. Biz sıradan insanlarız. Herhangi bir siyasi parti ya da örgütü temsil etmiyoruz.

Beyaz bayraklarımızı dünyaya mesajımızı ulaştırmak için taşıyoruz: Artık yeter! Bu savaş durmak zorunda!

Ve bu savaş durabilir. Bu savaş, birkaç kalem darbesiyle bitirilebilir. Her ne kadar bunun için beklemek zorunda olsak da, Halep’teki insanların acısını izlemeye devam edemeyiz. Hiçkimse, onların yaşadığını yaşamayı hak etmiyor. Eğer çocuk hastaneleri hedef haline geldiyse, bu artık normal bir savaş değil demektir.

Artık güvenli bir mesafeden gözlemci olmak istemiyoruz ve olmayacağız! Çaresizlik hissini atlatmaya ve harekete geçmeye kararlıyız. Kararımızı verdik, bir araya geldik ve ne kadar sürerse sürsün bu yolu yürüyeceğiz. Barış için.

Siz de “Artık yeter!” diye mi düşünüyorsunuz? Bilgisayarlarınızın önünde üzülmekten ve ağlamaktan fazlasını yapmak mı istiyorsunuz? Gözyaşlarımız ve öfkemiz eylemliliğe dönüşmek zorunda. Çok uzun zamandır pasif haldeyiz.

Bu bizim eylemimiz. Halep’e gidiyoruz. Peki orada ne olacak? 5000 kişilik grubumuzun üzerine bomba mı atacaklar? Bunu yapmaya cesaret edeblecekler mi?! Bizim deli olduğumuzu mu düşünüyorsunuz? Bizse, herkes ölene kadar beklemenin çılgınlık olduğunu düşünüyoruz. Oraya gidelim ve bu deliliğe bir son verelim.

26 Aralık’ta 3000 kişilik bir grupla Berlin’den yola çıkıyoruz. Bize katılır mısınız?

Etkinliğimiz katılın!

Hala aklınızda sorular mı var?

 

Sevgiyle,
Polonya’dan Anna, Almanya’dan Tom, Polonya’dan Aleksandra, Almanya’dan Stefan, Güney Afrika’dan Matt, Finlandiya’dan Anna, Portekiz’den Joana, Polonya’dan Joana, Polonya’dan Jagoda, Belçika’dan Leen, Polonya’dan Olga, Polonya’dan Karol, Polonya’dan Paulina, Polonya’dan Robert, Meksika’dan Maria, Polonya’dan Grazyna, Norveç’ten Jan, Polonya’dan Agata, Polonya’dan Agnieszka, Polonya’dan Karolina, Polonya’dan Julia, Polonya’dan Magda, Polonya’dan Anita, Polonya’dan Maciej, İtalya’dan Ilaria, Brazilya’dan Nathalia, Polonya’dan Kasia, Polonya’dan Marysia, Polonya’dan Ewa, Polonya’dan Marta, Belçika’dan Kasia, Polonya’dan Dorota ve daha nice insan…

Share on Facebook Twitter